Kabuğun içi

Önünden geçen bir şeye bakan insanlar, tuhaf bir illüzyona kapılıyor bir süre sonra. Hayatı o önünden geçen şey zannetmeye başlıyorlar. Oysa o sadece önümüzden geçen bir şey! Geçiyor ve gidiyor. Hayat asıl bizim ona baktığımız yerde! Oturduğumuz bankın üstünde, yanındaki ağacın, arkadaki sokağın, daha arkadaki evlerin, evlerin içindeki odaların, odaların dışındaki şehrin, şehrin üstündeki gökyüzünün, o gökyüzünde çınlayan seslerin, fısıldayan kelimelerin, konuşkan sessizliklerin, içe doğru bakan gözlerin, içeriden söylenen sözlerin, tenimizi okşayan duyguların ve onları sarıp sarmalayan hikâyenin, o hikayeyi bütünleyen küçük hikâyelerin içinde bizimle birlikte nefes alıp veriyor aslında hayat!

“Dış dünya, içsel olanın yerini alamaz. Bu nedenle, dışsal olaylar açısından yaşamım zengin değil. Onlarla ilgili söyleyecek fazla bir sözüm de yok; anlatsam boş ve içeriksiz oldukları duygusuna kapılırım. Kendimi yalnızca içimde olup bitenlerle anlayabilirim. Yaşamımı benzersiz kılanlar onlar…” diyor Carl Gustav Jung, ‘Anılar, Düşler, Düşünceler’ ismini verdiği kitabında.

Her şeyin dışarıda olduğunu ve hayatın oradan aktığını sanarak bakıyoruz dünyaya. Oysa dış dünya belki de biz bazı şeylerin sadece içimizde anlamını bulabileceğini anlayabilmemiz için var.

“Ben seni sonuna kadar dinledim” diye fısıldadı içimdeki mahzun ses, “sen beni hiç dinlemediğine göre artık susuyorum!”

Her elektrik kesildiğinde, her şarj bittiğinde, her irtibat kesildiğinde, “Ben kim olacağım şimdi?” diye soralım kendimize, “Şu hayatlardan hangisi aslında benim hayatım?”

“Belki, içimden geçen şeylerin ardından gitmeyi bıraktığımda koptu kendimle bağım!” diye yazdı elindeki küçük deftere. Küçüktü defter ve yine de birçok sayfası boştu.

Anlamlı şeylerin hep bir yerlerde biriktiğini ve zamanı gelince -ki hiç gelmeyecek bu gidişle!- onları oradan alabilece-ğimizi varsayarak yaşıyoruz. Evet anlamlı şeyler birikiyor aslında bir yerde ama o yer bizim hiç dönüp bakmadığımız bir yer: İçimiz!

Rahmetli Didem Madak’ın ‘Ah’lar Ağacı’ kitabından insanın içini yakan derin bir ‘ah!’: “Küçük bir tırtıl gibi büzüştüm yatağımda/ Hep böyle uyudum yıllarca/ Sanırdım,/ Bir gün doğuracak beni bu yatak/ Son ve o en büyük sancıyla.”

İki elini birbiriyle konuşturan bir çocuk gördüm bugün. Bir eli söylüyor, diğer eli dinliyordu. Büyükler böyle şeyler yapmaz malum, çünkü onlara göre bu basbayağı deliliktir. İki elinden de konuşan çocuktu oysa; iki elinin vekaletinde kendisiyle konuşan çocuk!

Her şeyin kontrolden çıktığı ve kendimizden beklemediğimiz patlamalar yaşadığımız zamanlarda yapıp ettiklerimize, söyleyip haykırdıklarımıza şaşırıyoruz. Hatta bu kontrolsüz dışavurum, bu denetimsiz infilak utandırıyor biraz bizi. Daha çok da şaşırıyoruz aslında kendi halimize, sesimizin gemi azıya almışcasına söyleyebildiklerine. İçinden fışkıran lavlara şaşıran, soğuk, katılaşmış, taşlaşmış dağlar gibiyiz! Ve bu infilakları tetikleyen ateşin, bir yangın olarak içimizde biriktiği yerde kıvılcımlandığından ne kadar da habersiziz!

Hayatın seninle kulaklığındaki sesle konuştuğuna kendini inandırırsan, içinin sana söylediklerinden elbette hiç haberin olmaz, hayat böyle!

“Meyveyi kabuğun içine koyan Allah” dedi meczup, “senin içini boş mu bıraktı sanırsın!”

Related Posts

Tavuk burger fiyatları 9 yılda katlandı: Asgari ücret artışa yetişemedi

Ünlü restoran zincirinin tavuk burger menüsü dikkat çeken fiyat değişimiyle gündeme geldi. Asgari ücret karşısındaki alım gücündeki düşüş ise çarpıcı boyutlara ulaştı.

Mavi Vatan’a Türk imzası: 200 asker, 2 helikopter ve 41 bin beygir güçle yola çıkıyor

Adını, kahramanlık destanlarının yazıldığı Çanakkale topraklarından alan TCG Gelibolu (F-493), teknik kapasitesi, yerli savunma sistemleriyle güçlendirilmiş altyapısı ve 200 kişilik mürettebatıyla Türk donanmasının en güçlü unsurlarından biri olarak …

AYSAD Başkanı Sait Salıcı: Sanayicimizin dayanacak gücü kalmadı

Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) tarafından İzmir’de düzenlenen “Adım Adım Dönüşüm” başlıklı panelde konuşan AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı, sektörün zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, “Yaklaşık 2,5 yıldır sektör hiç olmadığı kadar zorluklar içerisinde” dedi.

Altının gramı 4 bin 236 liradan işlem görüyor

Altının gramı, güne düşüşle başlamasının ardından 4 bin 236 liradan işlem görüyor. Dün ons fiyatındaki düşüşe paralel değer kaybeden altının gram fiyatı, günü yüzde 0,9 kayıpla 4 bin 250 liradan tamamladı. Altının gram fiyatı, yeni güne düşüşle başlamasının ardından saat 09.40 itibarıyla önceki kapanışına göre yüzde 0,3 azalışla 4 bin 236 lira seviyesinde bulunuyor. Çeyrek altın 6 bin 955 liradan, Cumhuriyet altını 27 bin 713 liradan satılıyor.

Motorin zammı tabelaya yansıdı!

Motorin zammı tabelaya yansıdı!

Trump’tan ilaç ve bakır ithalatına şok tehdit: Yüzde 200’e varan vergiler kapıda

ABD Başkanı Donald Trump, bakır ithalatına yüzde 50 gümrük tarifesi getirileceğini açıkladı. Trump ilaç, çip ve BRICS ülkelerine ilişkin yeni vergilerin de yakında duyurulacağını belirtti.