Türkiye ekonomisi içinde bulunduğu faiz, enflasyon ve döviz kuru sarmalından çıkmak için dışarıdan finansman akışı beklerken, uluslararası finans çevreleri Türkiye’yi tekrar değerlendirmeye alıyor ve fırsatları gözlemliyor.
“Yabancı yatırımcı yoğurdu üfleyerek yiyor”
Genel seçimler sonrası dönemde kademeli de olsa ekonomi politikasındaki rasyonelleşme ile somut ilerlemeler yaşandığını belirten Ekonomist ve finansal piyasalar uzmanı Dr. Murat Kubilay, “Yabancı kuruluşlar da burdan bir fırsat yakalama niyetindeler ve bu çok anlaşılabilir. Kurumların görece iyimser açıklamalarının arkasında şu ana kadar uygulanmış pozitif ilerlemeler var. Dolayısıyla dikkate alınması gerekiyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ideolojik tutumu, Naci Ağbal dönemindeki gibi, Merkez Bankası Başkanı’nın aniden görevden alındığı dönemlerdeki gibi durumlar olduğu için yabancılar da bu durumun sürdürülebilirliğini görmek istiyorlar. Dolayısıyla bu dönem boyunca yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih ediyorlar” dedi.
2009-2013 yıllarında küresel finansal kriz kaynaklı dağıtılan bol paranın Türkiye ekonomisine ulaştığına ancak şu anda böyle bir parasal genişleme olmadığına dikkati çeken Kubilay, “Yurt dışında politika faiz oranları zirve seviyesinde. Dolayısıyla Türkiye’nin 2009-2013 döneminde olduğu gibi ucuza, faizlerin sıfır olduğu bol para ile karşılaşma imkanı yok” diye konuştu.
“Faiz artırımının uzaması ciddi sıkıntılar yaratır”
Öte yandan ekonomist Dr. Murat Kubilay’a göre Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadelede sonuç alınıp alınamayacağı konusu yılın ikinci yarısında en kritik gelişme olacak. “Eğer yapılan faiz artırımlarına rağmen baz etkisi hariç enflasyonda düşüş gözlenmez ise sıkı duruşu daha uzun süre korumak gerecek” diyen Kubilay, parasal sıkılaşmanın süresi uzadıkça da reel sektör ve bireyler üzerinde çok daha ciddi etkilerinin görüleceğine işaret etti. Kubilay, bu noktada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tepkisinin de önemli bir risk unsuru olduğunu söyledi.