ÇEDES Projesi ve Eğitimdeki Değerlendirme
Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğiyle yürütülen ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi’, eğitim sektöründe en çok konuşulan konular arasında yer alıyor. Eğitimciler, bu projenin eğitimin laik ve bilimsel temellerinden uzaklaşmasına ve kamusal eğitimin dini kurumların etkisine açılmasına neden olduğunu düşünüyor. Proje kapsamında, okullardaki öğretmenlere ‘gönüllülük’ adı altında fiilen zorunlu görevlendirmeler yapılırken öğrenciler de cami, gençlik merkezi ve Diyanet’e bağlı yerlerdeki etkinliklere yönlendiriliyor.
Eğitim Sen Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Mehmet Aydoğdu, ÇEDES projesinin laik, bilimsel ve kamusal eğitim ilkeleriyle uyumsuz olduğunu açıkladı. Aydoğdu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda devletin laik olduğunu belirtti ve devletin görevinin öğrencilerin dini kimliklerini şekillendirmek değil, herkes için eşit, özgür, laik ve bilimsel bir eğitim ortamı sunmak olduğunu vurguladı.
‘Baskı ve Yönlendirmeyi Eğitimde Gösteriyor’
Diyanet personelinin eğitim sürecine doğrudan dahil edilmesinin, Milli Eğitim Temel Kanunu’na açıkça aykırı olduğunu ifade eden Aydoğdu, çocukların inanç ve düşünce özgürlüğünün koruma altına alındığını belirtti. Çocukların dini etkinliklere katılımının velilerin rızası olmaksızın veya ‘gönüllülük’ adı altında baskı ile sağlanmasının Anayasa ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu dile getirdi.
‘Gelecek Demokraside Şekillenecek’
Aydoğdu, laikliğin sadece anayasal bir ilke olmadığını; aynı zamanda özgür düşüncenin, bilimsel aklın, eşit yurttaşlığın ve toplumsal barışın teminatı olduğunu vurguladı. Kamusal eğitimin dini referanslarla şekillenmesinin Anayasa’ya, bilime ve çocukların geleceğine zarar vereceğini belirtti. Eğitim Sen olarak laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitim hakkını savunacaklarını ve çocukların ve toplumun geleceğinin inanç dayatmalarından değil; özgür düşüncede, bilimde ve demokraside şekilleneceğini söyledi.
